Feed || Hak ettiği değeri görmedi !


Karanlığı besle
Boşluğu besle
Suçluluğu besle
Dürtüyü besle
Mükemmelliğin bir bedeli var 
Fragmanında gördüğümüz bu çarpıcı cümlelerle yola çıkan Feed ne yazık ki hak ettiği değeri göremeyerek yok olup gitti.
Önce konusuna bir bakalım çünkü yazının geri kalanında sinirden köpürüyor olacağımı varsayıyorum.
Pretty Little Liars dizisinin ilk bölümünden beri kendisine hayran olduğum Troian Bellisario'nun canlandırdığı Olivia ve sanıyorum ki hepimizin aklında daima Draco Malfoy olarak kalacak olan Tom Felton'ın canlandırdığı Matthew Grey, birbirlerine aşırı bağlı ikizler. Ve bir gece gerçekleşen talihsiz araba kazasında Matthew'un hayatını kaybetmesiyle, tahmin de edebileceğiniz gibi, Olivia yıkılır. 
Feed yani "besle"ye gelecek olursak hikaye Troian'ın kendi geçmişine dayanıyor ve anoreksiya (yeme bozukluğu) hastalığını ele alıyor. Her yönden "mükemmel" görünen Olivia, kardeşinin ölümünden sonra da bu halini devam ettirmek ister ama tabi ki artık her şey farklıdır.


 "Oturdum ve kendi hikayemin bir versiyonunu yazdım. Tam olarak aynı olaylar değil ama yapmak istediğim şey, filmle birlikte insanların bu hastalığı ve onunla savaşmanın nasıl hissettirdiğini anlamalarını sağlamaktı.
Bu görebildiğiniz bir rahatsızlık değil, yalnızca zihninizde size, pekçok kişi için birçok farklı sebeblerle, yememenizi söyleyen bir ses duyuyorsunuz."
- Troian Bellisario
Neyi doğru yaptılar ? 
Günümüzde akıl hastalıkları içinde en ölümcül olanının - her 62 dakikada bir en az bir kişi direk yeme bozukluğu yüzünden hayatını kaybediyor- bizzat yaşamış olan birinin kaleminden ekranlara yansımış olması bence gerçekten önemli. Troian yalnızca başrol olmakla kalmıyor, aynı zamanda filmin senaristliğini ve yapımcılığını da üstleniyor. Oyunculara, konunun işlenişine, verdikleri duygulara edecek lafım yok. *alkış*

Nerede hata yaptılar, neyi sevmedim ?
Yetersiz reklam.
Evet bu konuda gerçekten kızgınım. Eğer Troian'ı takip ediyor olmasaydım, filmi büyük ihtimalle anca seneler sonra keşfederdim. Sinemaya gelmedi -bırakın sinemayı twitter, tumblr gibi sitelerde dahi tanıtımının yapıldığını görmedim.
Örneğin, kendisinden dört gün önce çıkan ve yine yeme bozukluğu hastalığını bu kez farklı bir şekilde ele alan, Netflix yapımı To The Bone (14 Temmuz 2017) filmi, YouTube videolarının öncesinde reklam olarak çıkarak adını çok geniş bir kitleye duyurdu. Ne yazık ki Feed bu konuda yetersiz kalarak geçip gitti.

Olivia: Ölecek miyim ?
Matt: Ölemezsin çünkü biz aynı andan öleceğiz... 
Söz veririm. Sen de bana söz ver.
Olivia: Söz veririm. 


 

 Olivia:..Şimdi sen yoksun ve her şey çok ağır. Tek başıma taşımam için fazla ağır. Burada yalnız kalamam. Sensin burada olamam.
Matt: Evet olabilirsin. Ama mecbur değilsin.



Kısacası, çarpıcı bir son ya da aksiyon dolu bir film olmasını beklemiyorsanız, beğeneceğinizi düşünüyorum. Çarpıcı son dedim çünkü filmi izleyen sayılı kişilerin attığı yorumları okuduğumda gördüğüm şey, herkesin filmin sonunu saçma, gereksiz bulduğu oldu. Ki buna kesinlikle katılmıyor, filmin tam da olması gerektiği gibi bittiğini düşünüyorum. Sırf şu şöyle, bu böyle oldu diyerek kesin bir sonuca bağlanmadığından, filmin tümüne 'saçma sapan' demek ahmaklıktan başka bir şey olamaz bence.
Neyse, sinirlenmeden yazıyı bitiriyorum... Eğer psikolojik olarak etkilenmeyeceğinize eminseniz (hastalığı tetikleyici görüntüler içerebilir) lütfen izleyin, izletin. 
Son olarak, buyrun bu da fragman.
*gifler sırasıyla benisevsenyeter ve kimberlynbrea adlı Tumblr kullanıcılarına aittir*

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uyanış || All The Rage - Courtney Summers

BU AY NE YEDİM || STORIES OF THE MONTH - MARCH 2019